Bir reportajdan alıntı bioğrafi (2019 . AA ) Ustası Babası Zeki Arabul, 1957 de başlamış bu mesleğe. 7-8 yaşında Kuşadasındaki dükkanlarında babası ,amcası ve dedesiyle cıraklık dönemine girmiş. 90 lı yıllarda Baba dostu Ebru Sanatçısı Nuri Pınar Yıldırım ile tanışmasıyla sanat hayatına da başladı. Babasından , Taş ve Metal işlemeciliği ustası Rıza Topuz ve Keçe sanatçısı Mehmet Girgiç atölyeleriden eğitim aldı. 2015 yılında vefat ettiği gün birliktelik son bulmuş. Profesyonel anlamda 1991 yılından beri de Umut Arabul, Babası ile başladığı bu yolculuğu baba-oğul ilişkisinden Ziyade, usta çırak ilişkisiyle, İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı tarihi ve kültürel değere sahip Şirince Köyün de ve Kuşadası’nda hem dede mesleği olan Keçeciliği hem de baba mesleği olan mücevher tasarımcılığı ve antika eser koleksiyonculuğunu sürdürmekte. Umut Arabul, Keçecilikte Dedesi mübadeleden önce Girit'te Hanya kasabasında, Bulunan keçe hamamının ve dükkânın olduğunu gösteren dükkân tabelasını gözü gibi saklıyor. Keçecilikte kullandığı ana malzemesi Merinos koyun yünü, Angora cinsi Tavşan yünü ve deve yünü olan keçeyi modern bir sanat haline dönüştürmek için özgün çalışmalar yapıyor. Yaptığı ürünler de kendine özgü çalışmalarda kullandığı bazı malzemeler ve teknikler sır gibi saklamakta. Mücevher konusunda babasından aldığı eğitim ve tecrübe ile kendine özgü altın gümüş ve değerli taşlarla oluşan tasarımlarıyla, Roma, Bizans, Selçuklu Ve Osmanlı dönemi Mücevher koleksiyonlarından oluşan ürünlerin restorasyonunu ve modernizasyonunu yapmakta. Sanatsal ve Kültürel değer taşıyan objelerin restorasyonu Ve eski malzeme kullanarak farklı modern tasarımlar yapmaktadır. Antikacılık ta ise bölgenin en eski ve ilklerinden olan Babası Zeki Arabul'dan aldığı tecrübe ve koleksiyonla mesleği devam ettirmekte. Koleksiyonerlik ve akademik boyutta bilgi ve tecrübeye sahip olan babasından devraldığı eserlere her gün yenisini ilave etmektedir. Üç mesleği birleştirip 1991 den beri devam ettirdiği bu sanat ve kültür inatçılığını, kendine has özel mücevher tasarımlarını, geleneksel Tepme Keçeciliği, etnografik eser kolleksiyonculuğunu Türk Kültür-Sanata ve Türk Turizmine hizmet vermekte. Umut Arabul , Şirince köyünde de St Jhon kilisesi yanında ve Kuşadası’nda "Antiqueche" ve “Antiqueche de Scalanova" adında bir sanat galerisi ve atölyesinde halen faaliyet göstermekte. Kendine has özel tasarımları arasında , Mevlevi sikkesinin yanı sıra keçeyi, halı, seccade, minder, duvar panosu, aksesuar. Terlik, ayakkabı, yelek ya da şal gibi giysi olarak kullanabileceği formlarda, atölyesinde üretiyor. Dünyanın çeşitli yerlerine, teknik olarak geleneksel ancak şekil olarak modern tarzda keçe üretiyor. Yanı sıra Umut Arabul, Mücevher Konusunda eski Ermeni ve Türk zanaatkârların tekniklerini ve eski malzemeleri birleştirerek kendine has özel altın ve gümüşten mücevherler ile uzun süredir, bu işe merak duyan turistlere ve sanat severlere sunmakta. Açtığı kurslarda keçe sanatını, taş/metal işlemeciliğini öğretmekte. Kültürel mirası galerisindeki vitrinlerinde görücüye sunmaktadır. Atölyesi, özel olarak ziyaret eden dünyaca ünlü müşterileri arasında Fener Rum Patriği Bartholomeos . İş adamı Rahmi Koç. Amerikalı tasarıncı Anna Sui, gibi daha bir cok değerli yerli ve yabancı sanatseverler ve sanatçıların, akademisyenler, gezginlerin ve meraklıların uğrak yeridir. Dünyanın her tarafından gelen Üniversiteli gençlere ve turistlere atölyesinin kapılarını her zaman açan Umut Arabul, Katıldığı çeşitli uluslararası düzeyde sergi ve ortak çalışma yaparak Geleneksel Türk Tepme Keçe yapımı konusunda Amerika'nın birçok eyaletinde de özel davetli olarak kurslar ve sergiler vermekte. Mevlevi sikkesinden halıya, yelekten kaşkola kadar çok değişik keçe ürünler yaptıklarını anlatan Arabul, ortaya çıkan talep üzerine, 2005 Ten itibaren kendi imkânlarıyla bütün uluslararası özel sergiler, sanat ile ilgili fuarlar ve sempozyumlara katılmakta. Mevlana ve sonrasında oluşan Mevlevi geleneğinde dervişlerin keçeden Post’a oturur. Yine keçeden yapılan Yelek ve Sikke kullanmaları nedeniyle Mevlevilik ile birlikte gelişen ancak yakın tarihte sadece kırsal kesimde kullanılır hale gelen keçe, Umut Arabul ellerinde yeniden yorumlamış modern evlerin duvarların da Ve yerlerin de kullanılır hale getirmiştir. Umut Arabul , "100 yıl önce keçe hangi teknikle üretiliyorsa bugün de aynı tekniği kullanıyorum, ancak formunu biraz değiştirdim" dedi. Amaçlarının Geleneksel Türk Tepme Keçe sanatını ve Türk Kültürünü tüm dünyaya tanıtmak olduğunu ifade eden Arabul : "Keçe, koyun tavşan ve deve yünlerinin farklı renklerde kök boyalar ile boyandıktan sonra sıcak su ve zeytin yağlı sabun yardımıyla el ayak ve göğüs ile tamamen insan gücü ile dövülüp, liflerinin birbiri arasına girmesiyle hazırlanıyor. Tümüyle doğal bir ürün olan keçe, yumuşaklığı ve insan bedenine uyumlu hassas dokusu sayesinde stresi azaltıcı, rahatlatıcı etkisiyle de biliniyor. Mevlevilerin yoğun şekilde keçe kullanması nedeniyle Konya'da Mevlevilik ile birlikte gelişen geleneksel keçe sanatımız, yükselişine devam ediyor. Atölyem de üretimini 1991 yılından beri devam etmekteyim. Burada yerli ve yabancı Turistlere ve tüm ilgililere, belli bir ücret karşılığı keçe yapımı dersi veriyorum. Türkiye de geleneksel usul ve teknikler ile yapan 3-5 kişi kaldık. Genç nesillere bu geleneği ve kültürü aktarma ve devamlılığını sağlama problemleri var. Çırak yok. Keçeyi, turistlerin yanı sırada Türkiye'de de pek çok kişi merak ediyor. Keçeye duyulan ilgi, Mevlana ve Mevleviliğe duyulan ilgiden bağımsız değil. Keçe, doğal ve saftır. Onu yapan ustanın ellerinde şekillenir, hayat bulur. Hikâyesi ile izleyeni kendine çeker adeta... Her eserde yaşamın hikâyesi okunur. Keçe kelimesinin, geçme-geçmek (kaynaşıp birleşmek anlamında) kelimeleri arasındaki bir ilişkiden dolayı kullanılmaya başlanıldığı düşünülmektedir. Teknik bir açıklamayı ifade eden bu terim aynı zamanda ustayla eseri arasındaki manevi birlikteliği de sergiler. Sadece geleneksel keçe motiflerinin yanı sıra, topraklarımızda yaşamış olan farklı kültürlerin ve medeniyetlerin örneklerini kendi ustalığıyla keçe sanatına dönüştürmüştür. " diyor. Umut Usta. Umut Arabul, atölyesinde geleneksel keçe motifleriyle gerçekleştirdiği örnekleri, Anadolu görüntülerini, zanaattan nasıl bir sanat eserine dönüştürdüğünü görebilirsiniz. Bin yıl önce Orta Asya’dan göçen Türkler tarafından Anadolu’ya getirilen keçe, yün liflerinin su ve sabun yardımıyla dövülüp sıkıştırılmasıyla hazırlanıyor. Mevlevi geleneğine bağlı dervişlerin post ve giysilerinde kullanılan keçe, günümüzde Umut Arabul'un hünerli ellerinde yeniden yorumlanıyor. Ailesinde keçecilik zanaatının üçüncü kuşak temsilcisi olan Arabul, tam 35 yıldır bu işi yapıyor. 7 yaşında mesleğe adım atan usta, keçeciliğe dedesinin teşvikiyle başladı. Ailesinden öğrendiği keçecilik geleneğini modern tekniklerle harmanlayarak dünyaya tanıtan deneyimli zanaatkârın ilginç hikâyesine kulak verdik. Bu zanaat temelinin aşk ve sabırdan geçtiğini söyleyen Umut Arabul, “Terlemeden keçe kıvama gelmez.” diyerek ekliyor: “Çocukluğumuzda Sabah namazından hemen sonra başlayan iş akşam ezanına kadar sürerdi.” Usta, Ertuğrul Karslıoğlu’nun 1983 yılında TRT için yaptığı, “Keçenin Teri” adlı dünyaca ünlü belgeselini hatırlatıyor. "-Aynen öyle çalışırıyorum.” diyor. Dedesinden ve Manisa, Mardin, Konya, Urfa ve Afyon gibi Anadolu’ya özgü keçecilik ekollerinden beslendiğini söyleyen ustanın atölyesi bir müzeyi andırıyor. Mekânda Mevlevi sikkesinden yeleğe, şapkadan şala, minderden halıya, ufak duvar süsünden lüks evlerin duvarlarına süs olacak panoya kadar yok yok. Umut Usta; “Keçe sadece yünden yapılan ve bir ustanın maharetli ellerinde türlü işlemlerden geçerek ortaya çıkan bir materyal, bir obje değil bana göre. Keçe yapmak gerçekten büyük efor ve sabır isteyen bir uğraş. Keçe yapmak yünü tanımakla başlıyor çünkü her yünden keçe olmuyor, olsa da istenilen kaliteyi vermiyor. Yün önce taranır, sonra yıkanır, sonrada kimyasal ya da kök boyalarla renklendirilir. Sonra, sonrası usta ve ekibine kalmış... Keçe yapmak insana ilk önce; Çalışma disiplini öğretir. Hep bir süreklilik ve ritimle çalışıyorsunuz. Önceleri sadece keçeyle ilgili olan bu ritim sonra günlük hayatın her bölümüne yansımaya başlar. Pasif olan enerjinizi aktif hale getirip, bir eser meydana getirmenin mutluluğu, iç dünyanızda ortaya çıkmakta olan huzuru daha bir zenginleştirir. Desen yapma aşamasında keçe insana sabrı öğretir. Her yün parçasını yüzeye yerleştirirken finale biraz daha yaklaşmanın heyecanının yanında sabır edenlerin, sonunda nasılda mükâfatlandırıldığını deneyimlersiniz. Bir başka şey daha öğretir keçe; Yaratıcılık. İçinizde var olanı keşfederek insanlarla paylaşırsınız. Bu sırada önemli olan, insanların sizin yaptıklarınızı beğenip beğenmemesi değil, sizin hayal dünyanızdan dışarıya çıkacak güzellikler için kapıyı aralayabilmenizdir. “Tanrı’ya en yakın olanlar sanatçılardır çünkü onlar ilhamı direkt olarak Tanrı’dan alıp insanlara ulaştırır” diyen bir düşünürü haklı çıkartırcasına siz de keçe yaparken bir iletken görevi üstlenir, ilahi olanla bir yakınlık kurmaya çalışırsınız. Keçe yaparken farkında olmadan bir başka şey daha öğrenir insan; Ben öznesini bırakıp, biz köprüsünü kurmayı, yani ekip çalışmasını. Eskiden klasik keçe ustaları bir çift keçe yapmak için 3-4 kişilik bir ekiple kolektif bir şekilde çalışırlarmış. Elbette o büyük keçeleri tek başına yapamazlardı. Bir beyin ya da bir kişinin enerjisi değil, 3-4 beyin ve 3-4 kişinin enerjisi ve emeği buluşuyordu keçede, desenlemede, tepmede ve pişirmede. Bu ise ben (ego) merkezli bugünkü toplumumuzun en büyük eksikliğidir. En son aşamada; her şeyi elde etmeye çalışan ve hayatı büyük bir koşuşturma içinde geçen günümüz, makineleşmiş insanına bir başka şey daha fark ettirir. Keçe; Yavaşlayabileceğinizi, zihninizin arındırabileceğini anımsatır. Doğu felsefesinde buna derin düşünme diyorlar. Keçe yapmak güçlü bir tedavi gibi, kendinin, kendinle baş başa kalmasına aracılık eder. Ve ben şuna inanıyorum ki bir gün keçe yapmak güçlü bir terapi aracı olarak kullanılacak. Renkler dans ederken, bir gün sizde bu renklerin dansına katılacaksınız ve belki de keçenin en gizemli yönünü, mistik boyutunu keşfedeceksiniz. İşte o zaman keçe basit bir dekoratif obje olmaktan çıkıp, yaşam biçiminiz olacak.” Diyor. Keçeye dönüşebilen doğal elyafları kumaşla birleştirerek bir ilki gerçekleştiren Umut Usta, bu tekniğin adıyla literatüre geçtiğini söylüyor. Keçe yapımında kullandığı tüm malzemelerin tamamen doğal olduğunu anlatan Umut Arabul, renklendirme işlemini de kök boya kullanarak kendisi yapıyor. Keçenin yanmadığını, dahası kalın bir tabakanın kurşun bile geçirmediğini öğreniyoruz. Soğuğu geçirmediği halde hava akışını sağlayarak insan vücuduna nefes aldırır. Akrep yılan çıyan ve böcek üzerinde yürüyemez ve kendine has kokusuyla bazı haşereleri kaçırtan bir özelliğe sahiptir. Yurt içi ve yurt dışında pek çok sergi gerçekleştiren usta, bu ince zanaatın geleceğe taşınması için çırak yetiştirmeyi çok önemsiyor. Ustanın bugüne dek Japonya’dan Kanada’ya iki binden fazla öğrenci yetiştirdi. Başta Türkiye'de olmak üzere ABD, Avrupa ve Avustralya’daki saygın üniversitelerde keçe yapımı konusunda dersler veren usta, bu işe merak duyanlara kurslar veriyor. Bazen Çatalhöyük’teki 9 bin yıllık duvar resimlerini, bazen de bir Zeugma mozaiğini bazen de ailesine has motifleri göz alıcı renklerle keçeye uygulayan Arabul, gezici atölyesiyle ABD’de 30 bin kilometrenin üzerinde yol kat etmiş. Yoğun gayretleri sonunda Anadolu keçesinin dünyada tanınmaya başladığını söylerken de mutluluğu gözlerinden okunuyor. Dünya da birçok ülkede satılan ünlü gazete ve dergilerde TV programlarında makaleleri ve E haberleri çıkmıştır. Bunlardan en önemlisi de Amerika'da yayınlanan THE NEWYORK TIMES gazetesidir. NEWYORK PUBLIC LIBRARY/New York Halk Kütüphanesinde, Turkish Fine Art of Felt By UMUT ARABUL, 2010 sergisi sırasında gazetenin köşe yazarı ve gezgin Anita Gates Tarafından 25 Haziran 2013 tarihinde " Umut Arabul is the one of the last warior of the felt art in Turkey" başlıklı yayınlanan haber ile Amerika geleninde adının ve Türk Elsanatlarının duyurulmasına büyük katkı sağladı. Bir o kadar da Türkiye de etkili olan gezgin, seyyah ve sanat severe önem veren Atlas Dergisinin 2014 yılı mayıs ayında yayınlanan “Ege'nin İncileri” başlığıdır. “ - bunun gibi etkili yayınlar bizlerin desteğini alabileceğimiz kişilere ulaşılmasında duyurulması ve var olduğumuzun hatta ayakta durabilmemize etkili oluyor. İnsanlara ulaşmamızı sağlıyor " . Diyor, Umut Arabul.

Yorumlar

Popüler Yayınlar